2012/01/30

SCANNERLAR | Tarayıcılar


SCANNERLAR
Hazırlayan: Hale AYDIN
Scanner resimleri bilgisayar formatınaçeviren bir aygıttır. Scanner taranan resimden gelen ışınları yakalayan bir dizi ışığa duyarlı hücre barındırır. Bu hücreler CCD (Charged - Couple Device) adı verilen ve gelen ışığın yoğunluğunu ölçerek bunu elektriksel sinyallere çeviren bir aygıta bağlıdırlar. Bu sinyaller bir analog dijital çevirici (ADC) vasıtası ile bilgisayarın anlayacağı dijital bilgilere dönüştürülür. CCD dizisinde bulunan her hücre bir piksel ve her piksel için depolanan bit sayısını gösteren bir sayı tutar. Piksel başına düşen bit sayısı arttıkça elde edilen görüntünün kalitesi de artar. CIS (Contact Image Sensor) adı verilen teknolojiye sahip scannerlar da bulunmaktadır. CCD scannerlarda resimden yansıyan ışık bir dizi ayna ve mercekten oluşan sistemden geçerek CCD dizisine ulaşır. CIS scannerlarda ise görüntü sensörleri taranan dökümanın hemen altında bulunur böylece sensörler dökümandan yansıyan ışığı direk alırlar. CIS scannerlar daha ucuz daha küçük ve daha sağlamdırlar ancak görüntü kaliteleri CCD ler kadar iyi değildir. CIS scannerlar yeri dar olan ve sürekli yer değiştiren kullanıcılar için daha uygundur.
Scanner Nasıl Çalışır?

İlk modern scannerlar fotoğraf ve offset endüstrisinde kullanılmak için yapıldılar. Bunlara drum scanner (varil scanner) adı verildi. Drum scannerlar isimlerini taranan cismin konulduğu cam silindir ya da varilden aldılar. Bu silindirin ortasında taranan cisimden yansıyan ışığı kırmızı, yeşil ve mavi bileşenlerine ayıran bir ışık kırıcı sensör bulunmaktaydı. Bu renkli ışık ışınları renk filtrelerinden yansıyarak bir fotoğraf çoğaltıcı tüpe ya da CCD ye gelir ve elektrik sinyallerine dönüştürülürdü.
Drum scannerlar yayıncılıkta halen geniş bir kullanım alanı bulmakla beraber parçalarının hassas olması ve üretiminin pahalı olması nedeniyle sıradan bir kullanıcı için pek de uygun değildir ancak drum scannerlar bu günkü masaüstü scannerların yapılmasına önayak olmuştur.
Normal bir masaüstü tarayıcıda doküman taranacak yüzeyi alt tarafta kalacak şekilde scannerın cam yüzeyine yerleştirilir ve bu camın altında bir lamba bir ayna bir lens ve görüntü yakalayıcıdan oluşan bir tarayıcı dizisi ileri geri hareket eder. Görüntü sensörü bir CCD ya da CIS olabilir. Bir dizi sensör dökümana çok yakın bir mesafede bulunur. Lambadan gelen ışık dökümandan aynaya yansıyarak lense gelir ve burada CCD nin üzerine odaklanır. CIS sensörlerde ise parlak ve koyu bölgeler sensörler tarafından direkt yakalanır. CCD ve CIS dan gelen veriler bir analog dijital çevirici vasıtası ile önce scannerın kontrol devresine oradan da PC ye aktarılır.
geleneksel bir masaüstü scannerın çalışma diyagramı

Eski scannerların çoğu taşınabilir şekildedir ve kullanıcının sayfa boyu scannerı sürüklemesi ile sayfayı tararlar bu genellikle birbirinden kopuk ve düzensiz taramalara neden olur. Bu 4 inch lik parçalar daha sonra bir araya getirilerek tüm sayfa elde edilir.
Scanner Görüntüyü Nasıl Oluşturur

Scannerların sadece siyah beyaz görüntü şeklinde tarama yaptıkları zamanlarda tarama işlemi oldukça basitti. Scanner motoru bir adım atarak bir sıra yatay hattı tarar bunu CCD ye gönderir sonuçları kaydeder ve diğer satıra geçerdi. Renkli scannerlar üretilmeye başlayınca kendisine göre birçok avantajı ve dezavantajı bulunan yöntemler çıktı
İlk renkli tarayıcılar siyah beyaz bir CCD dizisi ve bu dizi için üç ayrı renkte (kırmızı, yeşil, mavi) lambaya veya beyaz ışık veren bir lamba ve CCD için üç ayrı renkte filtreye sahipti. Renkli tarama yapabilmenin geleneksel yolu dökümanı her renk için bir kez olmak üzere toplam üç kez taramak ve bunların birleştirip görüntüyü elde etmekti. Fakat bu metodun bazı dezavantajları bulunuyordu. Öncelikle bir satır için üç tarama yapıldığından çok yavaştı ve taranan cisim en ufak bir şekilde hareket ettirilirse kaydedilmeyen renk bilgisinden dolayı tarama işe yaramaz hale gelebiliyordu.
Tek geçişte renkli tarama icat edildikten sonra da sorunlar bitmedi zira tek geçişte tarama da birçok yöntemle yapılabiliyordu ve her yöntemin kendine göre avantajları ve dezavantajları vardı. Tek geçişte taramayı basitleştirmek için renk hassasiyetine sahip ancak siyah beyaz CCD ye göre daha pahalı olan bir CCD kullanıldı. Diğer bir metod ise üç geçişli sistemin başka bir şekliydi. Bu yöntemde scanner her bir satır için kırmızı mavi ve yeşil lambaları ard arda yakıyor böylece tek taramada satır görüntüsü elde ediliyordu. Led diyotların yanıp sönme hızları arttıktan sonra çoğu led temelli scannerlar bu yöntemi kullanmaya başladı.
Scannerın donanım çözünürlüğünden daha az bir çözünürlükte resim taramanın iki yolu vardır. Birinci yolu CCD üzerindeki piksellerden gereken sayıda bilgiyi almak diğerlerini önemsememektir. Örneğin 600 dpi lik bir scannerdan 300 dpi elde etmek istiyorsanız scanner sadece CCD ye gelen 300 dpi lik yoğunluğu algılayacaktır. Diğer metod ise dökümanı tam çözünürlükte taramak ve yoğunluğunu scannerın belleğinde yarıya indirmektir. Çoğu scanner kesin sonuç elde edebilmek için ikinci yöntemi kullanır.
Renkli scannerlar gri tonları tararken de birden fazla metod kullanır. Işık yansıtmak için birden fazla lambaya sahip olan scannerlar (led tabanlı scannerlar) gri tonları elde etmek için yeşil ışık veren lambalarını kullanırlar. Bu yöntem renkli dökümanların taranmasında kesin sonuçlar vermese de siyah beyaz dökümanların taranması için idealdir aynı zamanda üç kanaldan renk bilgisini alıp bunun krominans değerlerini atarak siyah beyaz tarama yapan scannerlardan daha hızlı çalışır.
Görüldüğü gibi iyi bir scanner için her elemanın tek tek önemi vardır şimdi bu elemanları inceleyelim.
Lambalar
  Kararlı ve parlak ışık veren bir lamba olmaksızın hiçbir scanner iyi sonuçlar veremez. Şimdilerde üretilen scannerlarda kullanılan lambalardan bazıları şunlardır;
  • Soğuk katodlu florans lamba: Adından da anlaşılacağı gibi bu lambalar çok az ısı yayarlar. Bu sayede görüntüde oluşan bozulmaları önler lambanın ve diğer elemanların ömrünü uzatır.
  • Xenon gazlı soğuk katodlu lamba: Florans lambalardan daha kuvvetli olan bu lambaların parlaklıkları daha kısa zamanda artar ve gün ışığına yakın parlaklıkta ışık verirler ancak daha pahalıdırlar.
  • Ledler: Ledler ucuz scannerlarda ışık kaynağı olarak sıkça kullanılmaktadır. Bunun nedenlerinden biri az güç harcadıkları için USB veya Firewire dan bağlantı yapılmasına izin vermeleri ve soğuk katodlu florans lambalara göre daha uzun ömürlü olmalarıdır. Ledler aynı zamanda daha ucuz ve daha uyumlu olduklarından daha küçük ve hafif scannerların yapımına izin verirler tek dezavantajları ise ledsiz scannerların sağladığı zenginlikte renk veya detay sunamazlar.
Odaklar ve Lensler 
Scanner içindeki lenslerde çok çeşitli olabilmektedir. Çoğu ucuz scannerlar sadece camın üzerine konulan cisme odaklanmış sabit odaklı lensler kullanırlar. Eğer düz yüzeyleri tarıyorsanız bu scannerlar size uygundur ancak kitap gibi cama tam olarak temas etmeyen cisimler taratıyorsanız sabit odaklı scannerların cilt payında bulunan yazıları odak kontrollu scannerlar kadar iyi tarayamadığını görürsünüz.
Sensörler 
Scannerlar tipik olarak iki çeşit sensör dizisi kullanırlar. CCD olarak isimlendirilen şarj çiftli aygıt en bilinen sensör çeşididir. CCD ler halen video ve dijital kamera içeren uygulamalarda kullanılmaktadır. 
Diğer bir çeşit sensör ise CIS denilen resme bitişik sensördür. CIS dizileri CCD ye göre daha küçüktürler ve daha sık bir yerleşime sahiptirler.CIS larda Sinyal yükseltme devresi, sensörün üzerine yerleştirilmiştir. CIS lar daha ucuzdurlar ancak CCD lere göre daha az etkileyici ve daha bozuk bir görüntü sunarlar bu nedenlerden dolayı çoğu insan CCD scannerları CIS scannerlara tercih eder.
BİT DERİNLİĞİ 
Bir görüntüde bulunan her bir piksel için scanner belirli bir bit sayısı tutar bu sayıya bit derinliği adı verilir. Bit derinliği arttıkça scanner; aynı rengin tonları arasındaki farkı daha iyi ayırt eder bu da daha yüksek resim kalitesi demektir.
Bit derinliği scannerdan aktarılan görüntünün renkli bir pikselini oluşturmak için kullanılan bit sayısıyla ifade edilir. Çoğu insan bit derinliğinin hafızaya benzediğini düşünerek fazlasının her zaman daha iyi olacağını söylerler. Bununla beraber bit derinliği dahili ve harici olmak üzere iki farklı şekilde ifade edilir. Dahili bit derinliği scannerın kendi ADC sinde işlediği ve kullandığı renk yoğunluğudur. Harici bit yoğunluğu ise scannerın PC ye gönderdiği yoğunluktur.
Örneğin; 36 bitlik dahili yoğunluğa sahip (piksel başına 12 bit ile 68 milyon renk) bir scanner 24 bitlik harici bir yoğunluğa (piksel başına 8 bit ile 16.6 milyon renk) sahip olabilir. Bu durumda doküman 36 bitte tarandığı ve işlendiği halde PC ye 24 bitlik resim olarak geri dönmektedir. 36 bitlik yoğunlukla taranıp 24 bit yoğunluk ile gösterilen bir resim 24 bitlik yoğunlukla taranıp 24 bitlik yoğunlukla gösterilen resimden daha kaliteli gözükür. 36 ve 42 bitlik scannerlar gibi bazı scanerlar resmi taradığı yoğunlukta gösterir ancak bu resimleri düzenlemek için bu yoğunluğu destekleyecek bir yazılım gerekir örneğin Adobe Photoshop 48 bitlik yoğunluğu destekler.
İyi bir görüntü için gereken en düşük bit derinliği 24 dür. Scanner her piksel için 8 bitlik bir bilgi tutar. Bu scannerın teorik olarak 16.8 milyon rengi gösterebileceği anlamına gelir. Gerçekte tarama işlemi sırasında birçok nedenden dolayı kayıplar veya bilgi bozulmaları olur. Bu etkilerin geneline gürültü adı verilir. Pratikte gürültü 24 olan bit derinliğini 18 civarına indirir bu da renk sayısının azalmasına neden olur. Sonuç olarak taranan fotoğrafın ışıklı bölümlerinde ve tonlarındaki resim kalitesi azalır. Fakat sıradan bir printera sahip normal bir kullanıcı çoğu doküman ve web grafiği için 24 biti yeterli bulacaktır
Bit derinliği ile ilgili diğer değerler 30, 32, 36, 42 ve 48 dir. Eğer slayt negatif ya da transparanları taramayı düşünüyorsanız en az 30 bitlik bir scannera ihtiyacınız olur ancak 36 bitlik olanlar daha uygundur. Şimdi 30 bitlik bir scannerınız varken monitörünüz ya da yazıcınınız 24 bitlik olursa ne olacağını merak edebilirsiniz. Bu durumda yüksek bit derinliği bilgisi daha yumuşak renk geçişleri ve daha iyi resim görüntüsü sağlayacaktır.
ÇÖZÜNÜRLÜK 
Scannerlarda iki tip çözünürlükten bahsedilir; optik çözünürlük ve interpolated çözünürlük. Optik çözünürlük bir scanner için daha önemlidir. Bir scannerın optik çözünürlüğü inch başına düşen nokta sayısı (dpi) ile ölçülür. Daha fazla nokta ya da piksel daha iyi çözünürlük ve daha keskin görüntü demektir. Scannerın oluşturduğu piksel sayısı tarama kafasında yatay veya dikey olarak kaç tane CCD nin bulunduğuna bağlıdır. Bir CCD nin bir piksel oluşturduğunu hatırlayın. Çözünürlük yatay ve dikey sayılarla ifade edilir (örn:600x300). Eğer görüntülerde daha fazla detaya daha küçük fontlara ve daha karışık çizgilere ve köşelere ihtiyacınız varsa daha fazla optik çözünürlük isteyeceksiniz demektir.
Bit yoğunluğu ile beraber çözünürlük de ne kadar fazla olursa o kadar iyidir. Çözünürlük birkaç nedenle bozulabilir. Çözünürlük için donanım ve interpolated çözünürlükten bahsedilir. Donanım çözünürlüğü scannerın CCD sinin sağladığı aktif piksel sayısıdır. İnterpolated çözünürlük ise işlemden sonra scannerdan PC ye gönderilen piksel sayısıdır. Örneğin 2400 dpi çözünürlüğe sahip bir scanner gerçekte interpolated algoritmaları kullanan 600 dpi çözünürlüğe sahip bir scanner olabilir.
Scannerın interpolated çözünürlüğü daima optik çözünürlüğünden büyüktür. Scanner interpolated çözünürlüğü elde etmek için iki tane gerçek piksel bilgisini alır ve matematiksel algoritmalar kullanarak bunların arasında bulunan üçüncü pikseli oluşturur. Matematiksel olarak elde edilen piksel sayısı arttıkça interpolated çözünürlüğün değeri de artar. Optik çözünürlük görüntü kalitesini tahminde daha gerçekçi sonuçlar verir. Yüksek interpolated çözünürlük değerleri sadece resim büyütmek isteyen kişiler için uygundur.
Ortalama bir kullanıcı için 300 dpi çözünürlük yeterlidir. Bu çözünürlük tarattığınız resmin web sayfasındaki görüntüsünün ya da inkjet veya lazer yazıcıdan alınan çıktısının iyi görünmesine yetecektir. Grafikerler ya da çok detaylı resim taramak isteyenler için ise 600 dpi çözünürlüğe sahip tarayıcılar gereklidir. Slayt negatif ya da transparan taratmak isteyen kişiler ise 1200 dpi çözünürlüğe sahip tarayıcılara ihtiyaç duyarlar.
Eğer yazıcınızın çözünürlüğü scannerınızın çözünürlüğünden düşükse yüksek çözünürlükte yapılan taramalar yazıcıdan çıkan dökümanın daha kaliteli olmasını sağlayacaktır. Genelde yazdıracağınız resimleri yüksek çözünürlükte taratmanız gerekir zira Photoshop gibi bazı programlarla tarattığınız resmi işlediğiniz zaman resmin kalitesi azalacaktır. Yüksek çözünürlüğe sahip scannerlar düşük çözünürlükte de daha kaliteli görüntü elde ederler. Örneğin 600 dpi lik bir scannerla 150 dpi de taranan bir görüntü 300 dpi lik bir scannerda taranan 150 dpi lik görüntüden daha güzel gözükür.
DİNAMİK SINIR YA DA OPTİK YOĞUNLUK
  Eğer yüksek çözünürlüklerde tarama yapan iyi bir grafik scannerına ihtiyacınız varsa dinamik sınır ve optik yoğunluk değerlerini göz önüne almalısınız. Dinamik sınır scannerın görüntünün tonlarını ne kadar iyi elde ettiğinin parlak tonlardan koyu tonlara geçişi ne kadar iyi yaptığının bir ölçüsüdür. Dinamik sınır 0 dan 4 e giden ve sıfırın saf beyaz 4 ün ise saf siyahı gösterdiği bir logaritmik skala üzerinde ölçülür. Dinamik sınır scanner tarafından yakalanan en koyu ve en parlak renkler arasındaki farktır bu fark ne kadar büyük olursa dinamik sınırda o kadar artar.
Çoğu Flatbed tarayıcılar fotoğrafların ton aralığı için iyi bir değer olan 2.8-3.0 arası bir dinamik sınıra sahiptir. Slaytları negatifleri transparanları taramak için daha yüksek optik yoğunluğa sahip bir scannera ihtiyacınız vardır. Slayt ve transparanlar için bu sınır 3.2 iken negatifler için 3.4 dür. Aynı bit derinliğine sahip scannerları karşılaştırırken daha yüksek dinamik sınıra sahip olan scanner daha iyi görüntü sunacaktır. Bununla birlikte çoğu üretici normal kullanıcı için bu değeri yayınlamaz.
HIZ
  Kişisel amaçlar için scanner alan çoğu kişi scannerın tarama hızını önemsemez ancak çok yavaş tarama yapan bir scannerın başında çakılıp kalmayı da istemezsiniz. Hızın tarama çözünürlüğüne bağlı olduğunu hatırlayın daha yüksek çözünürlük daha fazla bekleyeceğiniz anlamına gelir. Örneğin 600 dpi bir scanner için ortalama bekleme süresi 100 sn iken 300 dpi bir scanner için bu süre 30 sn dir.
YAZILIM
  Bir scanner aldığınız zaman onunla beraber verilen yazılım paketine de para ödemeniz gerekir. Bu paket muhtemelen bir sürücü programı, bir renk ayarlama yazılımı, resim düzenleme yazılımı ve bir optik tanıma programı (OCR) içerecektir. Windows sürücü programları genellikle twain uyumlu olurlar. Twain bir kısaltma değildir. Twain sürücüleri scanner gibi görüntüleme aygıtları için kullanılan bir endüstri standardıdır. Renk ayarlama yazılımı: Bu yazılım resmin gerçek renklerinin korunmasına yardımcı olur. Bu monitörde gördüğünüz görüntü ile printer çıktısı olarak aldığınız görüntünün birbirine benzetilmesi anlamına gelir.
Resim düzenleme yazılımı: Scannerlarla verilen resim düzenleme yazılımları genelde orijinal yazılımın değiştirilmiş ya da hafifletilmiş versiyonları olmaktadır bu gibi yazılımları upgrade etmek bazen büyük paralar gerektirir. Bazı pahalı scannerlar ise bu programların tam sürümünü vermektedir. Bu yazılımları almadan önce scannerla tam olarak ne yapacağınıza karar vermelisiniz.
OCR (OPTİCAL CHARACTER RECOGNİTİON=OPTİK KARAKTER TANIMA)

OCR, yazılı dokümanların tarayıcıdan görüntülerinin alınıp içerdiği metnin bilgisayarın anladığı dile çevrilebilmesini sağlayan bir teknolojidir. Bilgisayar diline aktarılmış metnin kağıt üzerindeki metne göre bir çok avantajı vardır. Örneğin bilgisayar üzerindeki metin yeniden düzenlenebilir ve birçok programla paylaşımlı olarak kullanılabilir.
OCR yazılımlarının karakter tanımlaması için temel olarak kullandıkları üç yöntem mevcut:
  • Matrix Matching (Matris Eşleme): Bu yöntemde OCR yazılımı, karşılaşması muhtemel tüm karakterlerin görüntüsünü içeriğinde tutar. Daha sonra taranmış dokümandaki karakterleri bir bir bu kütüphanedeki şekillerle eşleyerek hangisine uygun olduğunu bulmaya çalışır. Ucuz ve hızlı çalışan bir yöntemdir, ancak okunacak font biraz değişti mi hassasiyeti kaybolur.
  • Feature Analysis (İçerik Analizi): Bu yöntemdeyse yazılım karakterlerin görüntüsünü değil, tanımlarını aklında tutar. Yani karakteri tanımak için bir çok özelliğine bakar: Kaç tane düz çizgi var, bunların kaçı dikey kaçı yatay, yuvarlak köşelerin konumları neler, karakterde delikler var mı vesaire gibi. Tanımlama kriterleri böyle her karakter için alışıldık olunca, genel kuralına uygun yazılmış hemen her karakterin tanınması mümkün hale gelir. Bu durumda karakterin şekli genel karakter kurallarına uyduğu sürece karakter tanımlama için fontların önemi yoktur.
  • Self-Assertion (Özgün Tanımlama): Bu da yukarıdaki iki yöntemin birleşmesidir. Önce doküman içerik analizi yöntemiyle taranarak genel bir tablo oluşturulur ve bu sayede kesinliği yüksek karakterler bir kenara ayrılarak bunlardan bir matris oluşturulur. Daha sonra bu kez emin olmayan karakterler, bu yeni elde edilen matristeki karakter tablolarıyla karşılaştırılarak "benzetilmeye" çalışılır. Yani sistem önce içerik analiziyle kesinlikle A olduğuna emin olduğu bir A yakalayarak bunun fotoğrafını çeker. Daha sonra da bu A harfinin görüntüsünü A olduğundan emin olamadığı, fakat A'ya benzediğini düşündüğü karakterlerle karşılaştırıp ortak noktalarına bakarak gerçekten A olup olmadığına karar verir. Bu karar verme aşamaları tamamen yazılım tarafından işletilen bir süreçtir ve çoğu zaman en uygun yöntemin hangisi olduğuna yazılım karar vererek uygular. karakterleri başarılı bir şekilde tanıma yüzdesi sadece OCR yazılımının kullandığı yöntemlerin başarısına kalıyor. Ancak öncesinde yapacağınız bazı hazırlıklarla bu işlemin doğruluğunu artırmanız mümkün. Bu işlemler iki kısma ayrılıyor: Birincisi tarayıcınızın ayarları sayesinde harfleri mümkün olan en net ve en kolay algılanabilir şekilde tarayarak programa iletmek, ikincisi de OCR yazılımının fonksiyonları üzerinde esaslı bir hakimiyet kurmak.
  BAĞDAŞTIRICI
Scannerlar PC üzerinde bulunan IDE veriyolu cinsinde her türlü bağdaştırıcıdan bağlanabilirler. İlk PC temelli tarayıcılar yazıcı portunu ya da ISA kart üzerinde bulunan bir portu kullanıyorlardı. Yazıcı portuna takılan scannerlarda yazıcı ile scanner aynı anda çalıştırılamıyordu ve bu yöntem işlerin yavaşlamasına neden oluyordu çünkü bilgisayar üzerinde aynı porttan farklı cihazları sürmeyi sağlayacak bir sistem yoktu.
eski bir el scannerıi örneği
SCSI bağdaştırıcısı Macintosh platformunda popüler olmuş ve scannerlar içinde bir standart haline gelmiştir. Mac ler grafikerler ve reklamcılar tarafından kullanılmaya başladıktan sonra ucuz scannerların Mac marketlerde yeralması kaçınılmazdı ilk Mac scannerları ise SCSI ydi. Ancak PC ler için üretilen SCSI scannerların en büyük dezavantajı çoğu PC nin bir SCSI bağdaştırıcısı olmaması bu nedenle bu scannerların kendi bağdaştırıcıları ile satılmasıydı. Eğer kontrol kartı için fazladan bir slotunuz ya da IRQ nuz yoksa bu büyük bir problem oluşturur.
Sonraları iki farklı buluş PC lere bir scanner eklemeyi çok kolay bir hale getirdi. Bu iki icat USB ve Firewire dı. USB nin geniş uyumluluk ve bir çok cihazın birbirine bağlanmasını destekliyordu. Şimdilerde USB scannerlar için en fazla kullanılan bağdaştırıcıdır. Bir USB scannerı bağlamak için yapılması gereken scannerı USB ye takmak ve sürücüsünü yüklemektir. USB aynı zamanda paralel portta ve SCSI de bulunmayan bir özelliğe sahiptir USB portundan güç alınabilmektedir. Örneğin Canon'un CanoScan serisi gereken gücü USB üzerinden almakta ve herhangi bir dış kaynağa ihtiyaç duymamaktadır. Bunun bir dezavantajı scanner motorunun fazla güç çekemediğinden fazla hızlı hareket edememesidir. Eğer hız sizin için önemliyse USB scanner almadan önce bir kere daha düşünmeniz gerekir.
Firewire ya da IEEE 1394 de scanner bağdaştırıcısı olarak kullanılmaktadır. Firewire ında bağlanması USB kadar kolaydır tek yapmanız gereken scannerı bağlamak ve sürücüleri yüklemektir. Ancak firewire ucuz scannerlarda genelde bulunmaz çünkü IEEE 1394 ün bir scannera eklenmesi USB ye göre daha pahalıdır. Örneğin Epson Expression serisi scannerlar üzerinde firewire girişi bulundurdukları halde USB ya da firewire seçimi sunarlar. Firewire ek bir veriyolu ile kuvvetlendirilmiştir ancak bu şekilde kullanıldığı bir scanner henüz yoktur.
İleri teknoloji ürünü scannerlar için son teknoloji bağdaştırıcılar lüksten ziyade bir gerekliliktir. Scannerın çözünürlüğü arttıkça veriyolu üzerinden geçen bilgide artar Epson's Expression 1640XL 12800x12800 dpi ye kadar çözünürlüğü destekler. Bu yoğunlukta bir veriyi USB üzerinden göndermek problemlere neden olur çünkü USB en iyi şartlarda ve başka cihazlarla aynı veriyolunu paylaşmazken bile saniyede 12 megabit veri transferine izin vermektedir. Buna karşılık Firewire ın hız limiti saniyede 400 megabittir. Bu ise çoğu büyük ölçekli scanner için gerekli olan band genişliğinden bile fazladır.
TWAIN VE YAZILIM BAĞDAŞTIRICILARI
  Dos işletim sisteminin kullanıldığı zamanlarda her scanner kendi özel tarama uygulaması ile gelirdi. Seçtiğiniz herhangi bir yazılımla çalışma şansınız yok denecek kadar azdı. Yapılması gereken resmi taratmak, diske kaydetmek ve çalışacağın uygulamayı çalıştırmaktı. TWAIN bunları değiştirdi. Scannerlar için standart programlama bağdaştırıcısı olan TWAIN; Hewlett-Packard, Kodeak, Daere, Aldus ve Logitech gibi scanner ve yazılım üreticilerini kapsayan bir konsorsiyumla geldi. 175 in üzerinde şirket bir araya gelerek TWAIN nin özelliklerini kararlaştırdılar. TWAIN protokol olarak Adobe plug-in yapısı, Aldus ve Hewlett Packard' ın haberleşme protokolleri, Logitech' in SAPI sı gibi bir çok kaynak kodunun bir araya getirilmesiyle oluştu.
TWAIN scannerlarla haberleşen işletim sistemleri ve uygulamalar için bir standart haline gelmiştir. Bir diğer standart olan ISIS; film, arşiv dökümanları, drum scannerlar gibi genelde masaüstünde kullanılamayacak son teknoloji ürünü scannerlarda kullanılır. ISIS teknik olarak TWAIN den daha güçlüdür ancak TWAIN kadar geniş bir kullanım alanına sahip değildir. Aynı zamanda TWAIN açık kod yazılımına sahiptir ve lisansı hiçbir ücret ödemeden elde edilebilir.
HAFIZA VE DEPOLAMA
  Yüksek kaliteye sahip taranmış resimler sabit diskinizin kapasitesini kısa zamanda tüketebilir. JPEG ve GIF gibi resim formatları resimleri sıkıştırır fakat bu işlem sırasında resim bilgisinin bir kısmının kaybolmasına neden olurlar. Grafikerler yüksek kalitede resimlere ihtiyaç duydukları için dosyaları kaydetmede TIFF formatını kullanırlar fakat bu formatta yeterli derecede sıkıştırma sağlamaz. Genel bir kurala göre bir resmi yüklemek için resmin kapasitesinden iki kat daha fazla hafızaya ihtiyaç duyarsınız. Ancak bilgisayarınızın yavaşlamasını engellemek için resim boyutundan üç kat daha fazla hafıza bulundurmanız yerinde olur. Örneğin 8MB lık bir resim için 32MB lık bir hafıza yeterli olur.
DİĞER ÖZELLİKLER
  Çoğu scanner görüntü tazeleme denilen bir fonksiyona sahiptir. Bu fonksiyon fotoğraftaki loş noktaları temizleme işini üstlenir. Bu aslında scannerın sensörlerinin yükseklik ve fotoğraf dönüştürme işlemi sırasında iki nokta arasında oluşan bozulmayla oluşan bir optik ilüzyondur. Bu durum genellikle dergilerden ve gazetelerden taratılan resimlerde olur. Görüntü tazeleme yüksek hızlarda ve yüksek çözünürlüklerde bu noktaları azaltarak daha net bir görüntü elde edilmesine yardımcı olur. Loş noktaların azaltılması genellikle resmin istenilen çözünürlükten daha büyük bir çözünürlükle taranmasıyla ve elde edilen sonuçların tekrar işlenmesiyle elde edilir. Görüntü tazelemenin scannerın içindeki donanım sayesinde yapılması, tarandıktan sonra bazı yazılımlarla düzeltilmeye çalışılmasından daha iyi sonuçlar verir.
SCANNER ÇEŞİTLERİ
  Kullanım amacına, hassasiyetine ve profesyonelliğine göre scanner çeşitleri vardır.
  • Flatbed Tarayıcılar
  Flatbed tarayıcılar ışığa duyarlı sensörlerin üzerinde bulunan düz bir cam tabaka ile bu tabakanın üzerine yapılmış bir kaplamadan oluşur. Sayfalar veya nesneler camın üzerine yerleştirilir. Cam tabakanın altından yayılan ışık taranan cisimden yansıyarak taramayı gerçekleştiren hareketli kafada bulunan CCD dizisi tarafından yakalanır. Flatbed tarayıcılar siyah - beyaz ve renkli olarak üretilen popüler ve esnek kullanım alanına sahip tarayıcılardır. Tek kusurlu yanları ise masaüstünde fazla yer kaplamalarıdır.
  • Sheetfed Tarayıcılar
  Flatbed tarayıcılardan farklı olarak Sheetfed tarayıcılarda ışığa duyarlı hücreler sabittir ve taranan sayfa hücrelerin üzerinde hareket eder. Bu tip tarayıcılar fazla sayıda doküman ve düzenlenecek metin taramak isteyen kişiler için idealdir. Eğer bir sheetfed tarayıcıyı bir otomatik doküman besleyiciye (ADF Automatic document feeder) bağlarsanız dökümanları elinizle yerleştirmek zorunda kalmazsınız. Bununla beraber tarattığınız resimler ve fotoğraflar eğilirler. Sheetfedler de siyah - beyaz ve renkli olarak üretilmektedir ve sınırlı yeri olanlar için idealdir.
  • Handheld Tarayıcılar
  Handheld tarayıcılar 4-5 inch genişliğinde tarayıcı kafalara sahiptirler bu özellikleri ile handheld tarayıcılar taşımaya elverişlidirler. Bilgisayarınızın paralel portuna takıldıklarından diğer kişilerle paylaşmak ya da loptop ınıza takmak gayet kolaydır. Tek kusurlu özellikleri bir dökümanı tamamen tarayabilmek için sayfa üzerinde birçok geçiş yapmanız gerekir. Genelde bir yazılım bu taradığınız resimleri biraraya getirerek resmin bütününü elde eder. Ancak bir cerrahın ellerinin hassasiyetine sahip değilseniz taradığınız sayfa engebeli bir biçimde elde edilir.
  • Slayt Film ve Transparan Tarayıcılar

Normal bir kullanıcı slayt veya transparan tarama gereği duymaz ancak grafikerler ve yayın endüstrisinde çalışan kişiler sık sık bu tür tarayıcılar kullanırlar. Slayt film ve transparanların içinden geçen ışık ışığa duyarlı hücreler tarafından yakalanır. Çoğu tarayıcıda ışık kaynağı ve tarayıcı kafa aynı yerde bulunur bu nedenle bu tür tarayıcılar film veya transparanları tarayamazlar eğer çok küçük slaytlara ya da filmlere sahipseniz yüksek çözünürlüklü bir tarayıcı almanız gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder